28 Temmuz 2009 Salı

Tour de France (1)

Üniversitede ilk senem. Okulun o zamanlar en zor, şimdi bakıp düşününce en kolay senesini -hazırlığı- geçmek için jüri karşısına çıkıp 3 fransız gözlerimin içine bakıp hata yapmamı beklerken yarım saat Fransa'ya ait bir konuyu anlatmam gerekiyor ki bu olaya exposé deniyor, ingilizce bilen arkadaşlarımızın da kelimeyi gördükleri an çaktıkları 'sunum işte lan' tepkisini duyar gibiyim. Neyse efendim konu Fransa ile ilgili olacağından etrafımdaki arkadaşlarımdan duyduğum fransız şarkıları,fransız yemekleri, fransız şarapları falan tatmin etmiyor beni; futbola girmeye çalışıyorum giremiyorum; neticede yarım saatte neyini anlatıcam, daha basit bişi lazım derken aklıma ayağımın kırık olduğu 2003 yazı geliyor.

Anneannemle beraber alçıdaki sağ ayağımla ben klimanın karşısında sabah akşam cips yiyip o saatlerde izleyebileceğim tek program olan Fransa Bisiklet Turu'nu izliyoruz. Eurosport'ta. Belli bir yerden sonra sarıyor iyice, takip ediyorum, bir taraftan yorumcuların Fransa tanıtımını dinliyorum yıllar sonra aynı Fransa ile doğacak garip bağımdan habersiz. Benim için inanılmaz bir yeri olan hayranı olduğu Lance Armstrong kazanıyor ama Armstronga bu yazıda hiiç girmiycem; onu ayrıca kaleme alıcam bir ara.

Neticede aklıma gelen bu konu bir anda hayatımın bir aylık kısmının her şeyi oluyor; her bokunu öğreniyorum araştırarak bu turun. Geçtiğimiz pazar da Tour de France 2009 sona erdiğinden, tam zamanıdır dedim ve bu konuyu ele almaya karar verdim; tabi bölmek gerekecek biraz, hepsini anlatmak zor.

Bu yazıda benle bağlantısını anlatmış olduk; en kısa zamanda gireriz uzunca tanıtımına, şimdi iş güç, Turkcell 3G'yi tanıttı, onun yankıları, biraz sakinleşsin ortalık, sonra.

Hiç yorum yok: