TSL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TSL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2009 Salı

Delü


Benim hemşeri yine coşmuş.. Fenerbahçe'den iyiyiz demiş.. Carlos geldiğinde ona da vardı iki çift lafı, ne beklersin.

24 Eylül 2009 Perşembe

Kaçırmayın !

Özenle seçilmiş, tek tek ayıklanmış bu güzide yorumcuların bir arada bulunduğu; mutlaka izlenmesi gereken bir spor programı! Her pazar CINE5 'te.. Aman kaçırmayın..

23 Eylül 2009 Çarşamba

Herkes bizden..

Spor dallarının en üst seviyesi hep Fenerbahçe'nin elindedir.. Federasyonlar, hakem komiteleri, medya.. Yanlış karar ile hakemler senelerdir Fenerbahçe'yi şampiyon yaparlar. Kazandığımız bütün derbiler, rakip takıma çıkan kırmızı kartlar, attığımız ofsayttan goller, neler neler.. İşin garibi Fenerbahçe'ye bu kadar yardım yataklık yapan adamları medya hiç ama hiç eleştirmez. Gıkları çıkmaz! Hıncal Uluç'tan Rıdvan Dilmen'e herkes Galatasaray ve Beşiktaş'ın lehine yapılan hataları gündeme getirir. Bütün spor programlarında Fenerbahçe'nin pozisyonları es geçilir, diğer rakip takımların hatalı kazançları yüzlerine vurulur. Aziz Yıldırım'ı bunlar da tatmin etmeyecek ki sürekli yabancı hakemlerin ülkemize gelmesi gerektiğini savunur.
Önceki hafta Galatasaray - Beşiktaş maçında yaşanan el pozisyonundan sonra çalınmayan düdük ve gelmesi gereken kırmızı kart es geçilirken pek fazla gündeme gelmemişti. Bu hafta aynı olayın ters versiyonu yaşandı. Bu kez Galatasaray'ın alehineydi pozisyon. Beşiktaş maçındaki pozisyon çok daha netti. Eğer iki pozisyon da izlenirse hangisinin hakemler tarafından çok daha açık gözükebileceği ortaya çıkacaktır. Leo Franco'nun pozisyonunu yardımcı hakemin görmeme gibi bir olasılığı yok. Ancak, Ali Güneş el ile o kadar güzel vuruyor ki, kafası hakemlerin eli görmesini engelleyebilir. Yardımcı hakem ters tarafta olsaydı bu görüş çürütülebilirdi ancak az çok futbol oynamış adam anlayacaktır izleyince. Bir de başka açıdan bakalım. Türkiye'de ortada tartışmalı bir pozisyon varsa - Leo Franco - tahmin edilen takımların lehine karar verilir. Ancak, bu pozisyonların o takımların lehine kararı için bırakın yüzde yüz garantiyi, yüzde 50 olasılık bile yeterlidir.

Hangi pozisyonun ne kadar tartışıldığı, ne kadar gündemde kaldığı ise ortada..

17 Eylül 2009 Perşembe

Peh !

Sabri Sarıoğlu'nun Fenerbahçe versiyonu.. Bir insan Sabri bile iyidir diyebiliyorsa, Uğur için yapacak pek bir şey yoktur. O insan da benim. Rest çekmiş, kimsin birader sen. Ben nasıl oynamam kaprisini yapabilecek gücü nerden buluyor? Fenerbahçe'yi masonlar yönetiyor da bu adam o grubun üyesi mi? Daniel Alves'ten hızlı olmanın kredisi kaç sezondur? Aziz Yıldırım'ın üvey evladı mı? Bu soruları çokça arttırabilirim... Amatör kulüpte oynasa, maç çıkışı ağzını burnunu kırarlar bu adamın. Sevmiyorum lan seni.

Bu nasıl düşürme ?

Ankaraspor düştü, düşürüldü.. Asıl kahramanlar resimde tabii ki.. Ucu dokunmaz onlara! Neyse ayrıntıları fazla bilmediğim için konuşmayacağım. Anlamadığım neden 1. Lig'e düşürüldü? Sokarsın yerin dibine, başlasın en alttan. Çok da önemli bir kulüp değil hatta Hacettepe, İBB, Kasımpaşa alsın götürsün yanında hepsini. İlerde başbakan olursam Kocaeli'yi CL'ye yollayacağım; cumhurbaşkanı olursam da 70 bin kişilik stad sözüm olsun. Neyse, Ankaragücü istiyordu Ankaraspor'daki adamları, birleşiriz koklaşırız diye. Acaba Ankaraspor futbolcularına tanınacak 15 günlük transfer süresinde kaçı Ankaragücü'ne geçecek? Merak ediyorum..

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Mário Jardel

Jardel, Gremio'nun altyapısında yetişip 92 yılında şuan eski günlerini arayan Vasco De Gama ile profesyonel futbola adım attı. 4 yıl burada oynayıp yetiştiği kulübe geri dönmüştü Süper Mario. Ardından parladı Porto'da. 2000 yılında Galatasaray'a yaklaşık 25 trilyona transfer oldu. O zaman için çok daha büyük para tabi. 58 gol ile bu resmi de çektirdi üstelik. 35 yaşında şuan. Eski günlerinden epeyce uzak. 14. takımı Ferroviário'dan, bir başka Brezilya takımı America-CE' ye transfer oldu.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Ankaragücüme Gidiyor Böyle Yaşamak


Ankaragücü ile Ankaraspor uzun süredir gündemde olan, sezon öncesi rafa kaldırıldı sanılan, birleşme projelerini hayata geçirmek üzere mutabakat sağlamışlar sonunda. Yazılıp, çizilenlere göre ilk etapta Ankaraspor'un iyi oyuncuları Ankaragücü'ne transfer edilecek. 100. yılını kutlayan Ankaragücü de iddialı bir takım haline getirilecek.


Vassell transferiyle sezon öncesi dikkatleri üstüne çekmişti Ankaragücü. Aynı zamanda Maniche ismi de çok sık telaffuz ediliyordu bir aralar. Anlaşılan mevcut yönetim maddi olarak hedefleri karşılayamayacak durumda. İ. Melih Gökçek de yıllardır saklamadığı futbol üstündeki hırsını artık taraftarı olan, desteklenen bir takımla sürdürmek için istediği fırsatı bulmuş durumda. Söylenenlere göre, İ. Melih Gökçek'in oğlu Ahmet Gökçek Ankaragücü'nün yeni başkanı olacak.


Birleşme olayı iyi güzel, belli açılardan mantıklı da olabilir kimilerine göre, ancak bu mevzunun ligin 2 haftası oynandıktan sonra gerçekleşecek olması federasyon tarafından nasıl karşılanır bilinmez. Benim aklıma ilk gelen, geçen sene play-offl'arda elenen Karşıyaka'ya yazık olması. Keşke Ankaraspor'un yerinde onlar olsaydı bu ligde. Ayrıca Rizespor da sene başında Ankaraspor'un haklarını almak istemiş ama mevzuata takılmış, iyi de olmuş. Haketmeden Süper Lig'de oynamak çok doğru bir iş olmasa gerek.


Bütün bu gelişmeler olurken de en çok şaşırdığım, üzüldüğüm nokta Ankaragücü taraftarlarının bu birleşmeye olumlu bakmaları. Şampiyonluğa oynamak, başarı elde etmek en önemli öncelikleri şu sıralar. Buna da saygı duyulur fakat Gecekondu ile bütünleşen bir takımın taraftarlarının bundan önce savundukları endüstriyel futbol direnişi, Anadolu ittifakı, şerefli mağlubiyetlere avunmak gibi konular bir anda başarı uğruna satışa çıkarılmış oldu.


Bu birleşmeden sonra ortaya çıkan en ironik sonuç da Başkent'in Belediye Başkanı'nın şoför koltuğuna geçtiği takımın lider taraftar grubu Gecekondu grubu. Melih Bey ya da oğlu bu grubun adını değiştirmeye de kasar mı acaba. Bir öneri: TOKİ olabilir yeni grup ismi!